İzleyiciler
18 Kasım 2016 Cuma
14 Kasım 2016 Pazartesi
Orhan Veli' yi Anarken
ANLATAMIYORUM
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Orhan VELİ
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Orhan VELİ
9 Kasım 2016 Çarşamba
MAĞAZA ATMOSFERİ
Mağaza Atmosferi Doğru Oluşturulduğunda Satışlar Artar
"Sizlere yeni bir sezona başlarken müşterilerimizin mağazalarımızda karar verme süreçlerini etkileyen bir kaç önemli faktörden söz etmek istiyorum. Bunların başında gelen faktör MAĞAZA ATMOSFERİdir. Çünkü görsel mağazacılık felsefesine ve değerlerine göre doğru ve düzgün yapılmayan mağaza yerleşimi, satışlarımızı düşürür. Ürünümüz ne kadar kaliteli olursa olsun, DOĞRU YERDE, DOĞRU ŞEKİLDE VE DOĞRU MİKTARDA satışa sunulmamışsa satamaz...
satın almaya yönelten birincil etkendir. Müşterilerimizin satın alma kararları içinde bulundukları ruh
halinden etkilenir. Öyleyse görsel düzenlemelerimizde ve mağazamızın genel atmosferinde müşterilerimizin ruh hallerini olumlu yönde etkileyecek ve onları daha mutlu, huzurlu ve keyifli hissettirecek tüm detaylar bizim konumuzun en önemli gerçeğidir. Bu noktada en önemli bir diğer faktör ise eğitimli ve içten satış danışmanlarıdır. Özellikle plansız alışverişe çıkan müşterinin satın alması görsel anlamda etkilenmesi ve şans eseri her hareketi ve sözcükleri ile eğitimli satış danışmanına rastlaması sonucu oluşacaktır.Hepimiz özellikle hazır giyim sektöründe global pazarda yaşanan gelişmelerin tüm firmaları yoğun bir rekabetin içerisine soktuğu gerçeğini birlikte yaşıyoruz. Rekabetin aşılması için tüm uzmanların birleştiği çözüm farklılık yaratmaktır. Bu yüzden ülkemizdeki ve dünyadaki en kesin gerçek perakende de fark yaratan satar gerçeğidir.Bu noktada her fırsatta tekrarladığımı bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Perakende de görsel sergileme mağazayı bir tiyatro sahnesi olarak görmek demektir. Duvarlar ve tavan arasında sahne kurulur;
aydınlatma, teşhir üniteleri, görsel iletişim ile set oluşturulur ve ürünler oyunu başarı ile oynayan oyuncular olarak bu sahnede yerini alır. Bu oyunun her unsurunun birbiri ile uyum içinde ve birbirini tamamlayan şekilde olması oyunun başarı şansını arttırır. Dünyada görsel sergileme konusunda eğitim, Sahne Tasarımından geçer, ülkemizde Ekim 2008 döneminden itibaren ben de bu konuda Mimar Sinan Üniversitesi Sahne Tasarımı bölümünde Görsel Satış dersi vermeye başlıyorum ve umuyorum ki Sahne Tasarımı Bölümü olan bir çok üniversitede bu ders okutulmaya ve sektörümüze bu konuda gün geçtikçe daha fazla eğitimli tasarımcı kazandırılmaya devam edilir. Mağazanın girişi, vitrini, ön sunum hikayesi, mağaza içi ve vitrindeki renkler, aydınlatma, müzik, temizlik, koku, teşhir malzemeleri, dekorasyon malzemeleri, soyunma kabinleri gibi mağazanın imajını oturtan etkenlerin tümü mağaza atmosferini oluştururlar Mağaza atmosferinin marka imajına tamamen uyumlu olması gerekir. Marka olma yolunda giden firmaların hepsi, görsel mağazacılık kurallarına mağaza içinde ve de mağaza dışında önem vermek durumundadırlar. Mağaza atmosferinin müşteriyi keyif alacak şekilde etkilemesi için, görselcilerin biraz müşteri ergonomisi, anatomisi ve psikolojisi
bilmesi şarttır, örneğin tüm insanlarda boyundan yukarısında, beynin sağ tarafı yüzün sağ tarafını kontrol eder. Boynun aşağısında, beynin sağ tarafı vücudun sol tarafını kontrol eder. Bu, sağ göz önceliğine neden olur. Bu da, gözlerin sağdaki bir noktaya yönelmesine neden olan beyin hareketinin bir sonucudur ve böylece sağa yöneliriz. Sağdan giriş, kilit sunumlardan birisini içermelidir. Müşteriyi girişten itibaren ilgili ürünlerin arasından anahtar lokomotif ürünlere doğru yönlendirmelidir. Anahtar lokomotif ürünler mağaza girişinin ilk adım içerisinde ve genellikle sağ noktadan itibaren 45 derecelik bir açıyla yerleştirilir. 90 derecelik yönelmeler kolay hareket edebilme açısından bedeni zorlar ve bu nedenle tercih edilmez. Ayrıca, ürün ambalaj renginin satışı önemli ölçüde etkilediğini anlayan pazarlamacılar, mağaza içi dekorasyonda da doğru renk seçiminin satışı arttıran etkin bir faktör olabileceği görüşüne varmışlardır. Bu nedenle son yıllarda mağazacılık alanında, çok eski çağlardan beri doğu kültürlerinde fazlaca kullanılan kromoterapi yani renk
biliminden yararlanılmaktadır. Vitrin ve mağaza içi dekorasyonda renk seçerken bu bilimin kurallarına dikkat etmek müşteri psikolojisini olumlu yönde etkileyecektir.Renkler, müşterileri mağaza içine çekme ve alışveriş yapma olasılığını arttırma gücüne sahiptirler. Ancak, burada önemli olan bu uyarıcı faktörlerin hangi bölümlerde veya reyonlarda ne yoğunlukta kullanıldığıdır. Renklerin gerektiğinden fazla kullanımı dikkat çekici olmakla birlikte müşterilerin böyle bir ortamdan rahatsızlık duymasına da neden olabilir. Bu nedenlerden dolayı renklerin anlamlarını, kullanılacakları doğru yerleri ve hangi kombinasyonlarla kullanılacağını bilmemiz gerekir. Satış danışmanlarının günlük mağaza içi teşhirleri düzeltirken bile uygulayacakları kombinasyonları bu renk bilgisi doğrultusunda doğru yapmaları söz konusu olacağından mağazada çalışan herkesin bilmesi gereken bir konudur renk bilimi.Bu iki örnekten yola çıkarak biliyoruz ki artık, mağazacılıkta atmosfer konusu, son yıllarda pazarlamacılar tarafından da dikkate alınan bir konudur.
Yoğun rekabete karşı ayakta kalmak isteyen ve hatta daha da ilerlemek isteyen çağdaş ve
rekabetçi perakendeciler, mağazalarının hem iç görünümüyle hem de dış görünümüyle müşterinin tüm duyularına hitap etmelidir. Çünkü müşteriler, mağaza atmosferinin alışverişe uygun olup olmadığını beş duyusuyla ve önceki yaşamış olduğu deneyimlerle birleştirerek yaparlar. Bu yüzden de mağaza içersindeki görsel sunumların ve görsel sunum malzemelerinin etkinliğinin arttırılması gerekir. Bu etkinliğin artması için, sunumlarda denge sağlanmalı, inişliçıkışlı olarak sergilenen ürünler gözün hareket etmesi sağlanmalı, ürünlerin uygun bir şekilde gruplandırılması gerekir. Böylelikle müşteriler alışveriş yaparlarken daha keyif alırlar, mağazaya yeniden gelmek isterler, fısıltı gazetesi olumlu
yönde çalışır ve mağazanın bilinirliği yükselir buna bağlı da satışlar artar.." (Pınar Salman
MAĞAZA ATMOSFERİ DEĞİŞKENLERİ
"Sizlere yeni bir sezona başlarken müşterilerimizin mağazalarımızda karar verme süreçlerini etkileyen bir kaç önemli faktörden söz etmek istiyorum. Bunların başında gelen faktör MAĞAZA ATMOSFERİdir. Çünkü görsel mağazacılık felsefesine ve değerlerine göre doğru ve düzgün yapılmayan mağaza yerleşimi, satışlarımızı düşürür. Ürünümüz ne kadar kaliteli olursa olsun, DOĞRU YERDE, DOĞRU ŞEKİLDE VE DOĞRU MİKTARDA satışa sunulmamışsa satamaz...
satın almaya yönelten birincil etkendir. Müşterilerimizin satın alma kararları içinde bulundukları ruh
halinden etkilenir. Öyleyse görsel düzenlemelerimizde ve mağazamızın genel atmosferinde müşterilerimizin ruh hallerini olumlu yönde etkileyecek ve onları daha mutlu, huzurlu ve keyifli hissettirecek tüm detaylar bizim konumuzun en önemli gerçeğidir. Bu noktada en önemli bir diğer faktör ise eğitimli ve içten satış danışmanlarıdır. Özellikle plansız alışverişe çıkan müşterinin satın alması görsel anlamda etkilenmesi ve şans eseri her hareketi ve sözcükleri ile eğitimli satış danışmanına rastlaması sonucu oluşacaktır.Hepimiz özellikle hazır giyim sektöründe global pazarda yaşanan gelişmelerin tüm firmaları yoğun bir rekabetin içerisine soktuğu gerçeğini birlikte yaşıyoruz. Rekabetin aşılması için tüm uzmanların birleştiği çözüm farklılık yaratmaktır. Bu yüzden ülkemizdeki ve dünyadaki en kesin gerçek perakende de fark yaratan satar gerçeğidir.Bu noktada her fırsatta tekrarladığımı bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Perakende de görsel sergileme mağazayı bir tiyatro sahnesi olarak görmek demektir. Duvarlar ve tavan arasında sahne kurulur;
aydınlatma, teşhir üniteleri, görsel iletişim ile set oluşturulur ve ürünler oyunu başarı ile oynayan oyuncular olarak bu sahnede yerini alır. Bu oyunun her unsurunun birbiri ile uyum içinde ve birbirini tamamlayan şekilde olması oyunun başarı şansını arttırır. Dünyada görsel sergileme konusunda eğitim, Sahne Tasarımından geçer, ülkemizde Ekim 2008 döneminden itibaren ben de bu konuda Mimar Sinan Üniversitesi Sahne Tasarımı bölümünde Görsel Satış dersi vermeye başlıyorum ve umuyorum ki Sahne Tasarımı Bölümü olan bir çok üniversitede bu ders okutulmaya ve sektörümüze bu konuda gün geçtikçe daha fazla eğitimli tasarımcı kazandırılmaya devam edilir. Mağazanın girişi, vitrini, ön sunum hikayesi, mağaza içi ve vitrindeki renkler, aydınlatma, müzik, temizlik, koku, teşhir malzemeleri, dekorasyon malzemeleri, soyunma kabinleri gibi mağazanın imajını oturtan etkenlerin tümü mağaza atmosferini oluştururlar Mağaza atmosferinin marka imajına tamamen uyumlu olması gerekir. Marka olma yolunda giden firmaların hepsi, görsel mağazacılık kurallarına mağaza içinde ve de mağaza dışında önem vermek durumundadırlar. Mağaza atmosferinin müşteriyi keyif alacak şekilde etkilemesi için, görselcilerin biraz müşteri ergonomisi, anatomisi ve psikolojisi
bilmesi şarttır, örneğin tüm insanlarda boyundan yukarısında, beynin sağ tarafı yüzün sağ tarafını kontrol eder. Boynun aşağısında, beynin sağ tarafı vücudun sol tarafını kontrol eder. Bu, sağ göz önceliğine neden olur. Bu da, gözlerin sağdaki bir noktaya yönelmesine neden olan beyin hareketinin bir sonucudur ve böylece sağa yöneliriz. Sağdan giriş, kilit sunumlardan birisini içermelidir. Müşteriyi girişten itibaren ilgili ürünlerin arasından anahtar lokomotif ürünlere doğru yönlendirmelidir. Anahtar lokomotif ürünler mağaza girişinin ilk adım içerisinde ve genellikle sağ noktadan itibaren 45 derecelik bir açıyla yerleştirilir. 90 derecelik yönelmeler kolay hareket edebilme açısından bedeni zorlar ve bu nedenle tercih edilmez. Ayrıca, ürün ambalaj renginin satışı önemli ölçüde etkilediğini anlayan pazarlamacılar, mağaza içi dekorasyonda da doğru renk seçiminin satışı arttıran etkin bir faktör olabileceği görüşüne varmışlardır. Bu nedenle son yıllarda mağazacılık alanında, çok eski çağlardan beri doğu kültürlerinde fazlaca kullanılan kromoterapi yani renk
biliminden yararlanılmaktadır. Vitrin ve mağaza içi dekorasyonda renk seçerken bu bilimin kurallarına dikkat etmek müşteri psikolojisini olumlu yönde etkileyecektir.Renkler, müşterileri mağaza içine çekme ve alışveriş yapma olasılığını arttırma gücüne sahiptirler. Ancak, burada önemli olan bu uyarıcı faktörlerin hangi bölümlerde veya reyonlarda ne yoğunlukta kullanıldığıdır. Renklerin gerektiğinden fazla kullanımı dikkat çekici olmakla birlikte müşterilerin böyle bir ortamdan rahatsızlık duymasına da neden olabilir. Bu nedenlerden dolayı renklerin anlamlarını, kullanılacakları doğru yerleri ve hangi kombinasyonlarla kullanılacağını bilmemiz gerekir. Satış danışmanlarının günlük mağaza içi teşhirleri düzeltirken bile uygulayacakları kombinasyonları bu renk bilgisi doğrultusunda doğru yapmaları söz konusu olacağından mağazada çalışan herkesin bilmesi gereken bir konudur renk bilimi.Bu iki örnekten yola çıkarak biliyoruz ki artık, mağazacılıkta atmosfer konusu, son yıllarda pazarlamacılar tarafından da dikkate alınan bir konudur.
Yoğun rekabete karşı ayakta kalmak isteyen ve hatta daha da ilerlemek isteyen çağdaş ve
rekabetçi perakendeciler, mağazalarının hem iç görünümüyle hem de dış görünümüyle müşterinin tüm duyularına hitap etmelidir. Çünkü müşteriler, mağaza atmosferinin alışverişe uygun olup olmadığını beş duyusuyla ve önceki yaşamış olduğu deneyimlerle birleştirerek yaparlar. Bu yüzden de mağaza içersindeki görsel sunumların ve görsel sunum malzemelerinin etkinliğinin arttırılması gerekir. Bu etkinliğin artması için, sunumlarda denge sağlanmalı, inişliçıkışlı olarak sergilenen ürünler gözün hareket etmesi sağlanmalı, ürünlerin uygun bir şekilde gruplandırılması gerekir. Böylelikle müşteriler alışveriş yaparlarken daha keyif alırlar, mağazaya yeniden gelmek isterler, fısıltı gazetesi olumlu
yönde çalışır ve mağazanın bilinirliği yükselir buna bağlı da satışlar artar.." (Pınar Salman
MAĞAZA ATMOSFERİ DEĞİŞKENLERİ
7 Kasım 2016 Pazartesi
ELİAÇIK : DİN'İN NE KADAR TAHRİF EDİLDİĞİNİ ANLATIYOR
'Antikapitalist Müslüman' olarak tanınan ilahiyatçı yazar
İhsan Eliaçık, "Bugün yaşananlara bakıp da ateist filan
olmayın. Hatta şunu söyleyeyim. Olmuşsanız bile
caizdir. Niye caizdir? Yahu bu Allah'ın dini değil ki.
Zaten ben de bu dinin ateistiyim” dedi.
Cumhuriyet'te yer alan habere göre Eliaçık, Antalya'da
Konyaaltı Belediyesi'nin düzenlediği kitap fuarında
konferans verdi.
‘MESELA CÜBBELİ BANA 'ATEİST' DİYOR…’
Eliaçık, İslam dininde bir başkasının mal ya da toprağını ele
geçirilip ganimet elde etmenin söz konusu olmadığını
söyledi. İslamiyet'te başkalarının topraklarının ele
geçirilmesinin Peygamberin vefatından sonra başladığını
belirten Eliaçık, şöyle dedi: "İlk halifeyle birlikte işgal
girişimleri başlamıştır. Ben onların hiçbirine katılmıyorum.
Onlar Peygamberin yolundan sapmışlardır.
Peygamberimizin vefatıyla beraber aslına bakarsanız bu iş
bitmiş, Kerbela'dan sonra da doğduğu toprakların altına
gömülmüş. Allah'ın dini de hala oradadır. Bugün
yaşananlara bakıp da ateist filan olmayın. Hatta şunu
söyleyeyim. Olmuşsanız bile caizdir. Niye caizdir? Yahu bu
Allah'ın dini değil ki. Zaten ben de bu dinin ateistiyim.
Mesela Cübbeli bana 'ateist' diyor. 'O dinsiz, dinden çıkmış'
diyor. 'Dini kabul etmiyor' diyor. Ben senin anladığın dini,
senin inandığın Allah'ı, senin inandığın Peygamberi kabul
etmiyorum. Çünkü öyle bir Allah, öyle bir Peygamber tarihte
yok ve yaşamadı."
‘CENNETTEKİ HURİLER İÇİN DİN OLUR MU?’
Gerçek İslam ile bugünkü cereyan eden olayların arasında
ilgi olmadığını ileri süren Eliaçık, cennetteki hurilerle ilgili de
yanlış bir inanç olduğunu söyledi. Eliaçık, “Kuran'da
anlatılanlar senin anlattığın gibi değil ki. Onlar ne
yapıyorlar? Allah ile pazarlık yapıyorlar. O kafada olanlar
cennetin kapısının önüne gidecekler şöyle bir bakacaklar,
'Ben o kadar namaz kılıp oruç tuttum. O kadar hacca gittim.
Zikir yaptım. Nerede huriler?' diyecek. Oradakiler de diyecek
ki 'Huri filan yok.' 'Allah, o zaman boşuna mı bunlar' diyecek.
Adam o kadar maddeci ki, bir de başkasını maddecilikle
suçluyor. Yani köşk, saray, yağlı ballı yiyecekler, içinde
sayısını bilemediği kadar huriler, bunları istiyor. Yahu bunlar
için din olur mu? Böyle bir din olur mu kardeşim?" diye
konuştu.
‘HAVARİ KELİMESİ HURİ KELİMESİNİN ÇOĞULUDUR’
Hurinin 'arkadaş' demek olduğunu belirten İhsan Eliaçık,
şöyle devam etti: "Örneğin Hz. İsa'nın hurileri yani havarileri
vardır. Havari kelimesi huri kelimesinin çoğuludur. Huri
'havar' kelimesinden gelmektedir. Havar; Arapça konuşmak,
muhabbet etmek demektir. Dolayısıyla huri yoldaş, arkadaş
demektir. Ayrıca Hz. İsa'nın havarilerinin hepsi de erkektir.
Nasıl huri bunlar? Hepsi onun yoldaşları yani. Onun
muhabbet ettiği insanlar. Huri kadın da erkek de olabilir.
Kadın da erkek de yoldaş olabilir. Bunların cinsellikle bir
alakası da yoktur. Yüksek ve yüce bir arkadaşlık ilişkisinden
bahsedilmektedir. Ama bunu alıyor adam belden aşağıya
indiriyor. Ondan başka kafası basmıyor zaten."
İhsan Eliaçık, "Bugün yaşananlara bakıp da ateist filan
olmayın. Hatta şunu söyleyeyim. Olmuşsanız bile
caizdir. Niye caizdir? Yahu bu Allah'ın dini değil ki.
Zaten ben de bu dinin ateistiyim” dedi.
Cumhuriyet'te yer alan habere göre Eliaçık, Antalya'da
Konyaaltı Belediyesi'nin düzenlediği kitap fuarında
konferans verdi.
‘MESELA CÜBBELİ BANA 'ATEİST' DİYOR…’
Eliaçık, İslam dininde bir başkasının mal ya da toprağını ele
geçirilip ganimet elde etmenin söz konusu olmadığını
söyledi. İslamiyet'te başkalarının topraklarının ele
geçirilmesinin Peygamberin vefatından sonra başladığını
belirten Eliaçık, şöyle dedi: "İlk halifeyle birlikte işgal
girişimleri başlamıştır. Ben onların hiçbirine katılmıyorum.
Onlar Peygamberin yolundan sapmışlardır.
Peygamberimizin vefatıyla beraber aslına bakarsanız bu iş
bitmiş, Kerbela'dan sonra da doğduğu toprakların altına
gömülmüş. Allah'ın dini de hala oradadır. Bugün
yaşananlara bakıp da ateist filan olmayın. Hatta şunu
söyleyeyim. Olmuşsanız bile caizdir. Niye caizdir? Yahu bu
Allah'ın dini değil ki. Zaten ben de bu dinin ateistiyim.
Mesela Cübbeli bana 'ateist' diyor. 'O dinsiz, dinden çıkmış'
diyor. 'Dini kabul etmiyor' diyor. Ben senin anladığın dini,
senin inandığın Allah'ı, senin inandığın Peygamberi kabul
etmiyorum. Çünkü öyle bir Allah, öyle bir Peygamber tarihte
yok ve yaşamadı."
‘CENNETTEKİ HURİLER İÇİN DİN OLUR MU?’
Gerçek İslam ile bugünkü cereyan eden olayların arasında
ilgi olmadığını ileri süren Eliaçık, cennetteki hurilerle ilgili de
yanlış bir inanç olduğunu söyledi. Eliaçık, “Kuran'da
anlatılanlar senin anlattığın gibi değil ki. Onlar ne
yapıyorlar? Allah ile pazarlık yapıyorlar. O kafada olanlar
cennetin kapısının önüne gidecekler şöyle bir bakacaklar,
'Ben o kadar namaz kılıp oruç tuttum. O kadar hacca gittim.
Zikir yaptım. Nerede huriler?' diyecek. Oradakiler de diyecek
ki 'Huri filan yok.' 'Allah, o zaman boşuna mı bunlar' diyecek.
Adam o kadar maddeci ki, bir de başkasını maddecilikle
suçluyor. Yani köşk, saray, yağlı ballı yiyecekler, içinde
sayısını bilemediği kadar huriler, bunları istiyor. Yahu bunlar
için din olur mu? Böyle bir din olur mu kardeşim?" diye
konuştu.
‘HAVARİ KELİMESİ HURİ KELİMESİNİN ÇOĞULUDUR’
Hurinin 'arkadaş' demek olduğunu belirten İhsan Eliaçık,
şöyle devam etti: "Örneğin Hz. İsa'nın hurileri yani havarileri
vardır. Havari kelimesi huri kelimesinin çoğuludur. Huri
'havar' kelimesinden gelmektedir. Havar; Arapça konuşmak,
muhabbet etmek demektir. Dolayısıyla huri yoldaş, arkadaş
demektir. Ayrıca Hz. İsa'nın havarilerinin hepsi de erkektir.
Nasıl huri bunlar? Hepsi onun yoldaşları yani. Onun
muhabbet ettiği insanlar. Huri kadın da erkek de olabilir.
Kadın da erkek de yoldaş olabilir. Bunların cinsellikle bir
alakası da yoktur. Yüksek ve yüce bir arkadaşlık ilişkisinden
bahsedilmektedir. Ama bunu alıyor adam belden aşağıya
indiriyor. Ondan başka kafası basmıyor zaten."
4 Kasım 2016 Cuma
RENK PSİKOLOJİSİ VE KOMBİNASYONLAR
Renk güçlü bir psikolojik araçtır. Renk psikolojisini kullanarak pozitif ya da negatif mesajlar iletebilir, satışlarınızı
artırabilir, kalabalığı sakinleştirebilir ya da bir atletin kaslarını güçlendirebilirsiniz. Pazarlamada, özellikle de
logo tasarımı, web tasarımı, kitap kapağı tasarımı ya da ürün ambalaj tasarımında renk psikolojisi bilgisi çok
işinize yarar.
Aşağıda Batı yarıküresinde temel renklerin anlamına hızlı bir bakış bulacaksınız. Bu bilgiler pazarlama
projelerinde hangi renkleri kullanacağınız konusunda size ışık tutacaktır. Renk psikolojisi aşağıdaki renklerin
açık ve koyu tonlarına göre değişir. Ayrıca web’de ve farklı kültürlerde renklerin farklı anlamları olduğunu
unutmayın.
Renk Psikolojisi: Siyah
Siyah otoritenin, gücün, istikrarın ve sağlamlığın rengidir. Akılla da ilişkilidir. Siyah giysiler daha ince gösterir.
Kimi zaman kötülükle de ilişkilendirilen kasvetli bir renktir. Batı dünyasında siyah keder anlamına gelir. Güçlü
duygular uyandıran, ciddi, ağırbaşlı bir renktir; fazla miktarda siyah kullanıldığında insanları alt etmek,
bastırmak kolaylaşır.
Renk Psikolojisi: Beyaz
Dünyanın önemli bir kısmı için beyaz saflığı simgeler; temizlikle, aydınlık ve güvenle ilişkilidir. Aynı zamanda
rengi olmamak ya da yansız (nötr) olmakla da ilintilidir. Bazı Doğu ülkelerinde matem giysileri beyaz olur.
Beyaz yaratıcılıkla da ilişkilidir. Renk tayfındaki bütün renkleri içinde barındırır.
Renk Psikolojisi: Gri
Gri, daha çok hayattaki pratik, zamandışı, ortayolcu, katı şeylerle ilişkilendirilir. Fazla grinin neredeyse hiçbir
duygusu yoktur; ama bir parça gri ürününüze (logonuza v.s) kaya gibi sağlam duygusu verecektir. Grinin bazı
tonları yaşlılıkla, ölümle, vergilerle, depresyonla ya da yönünü kaybetmiş olmakla ilişkilidir. Grinin önemli bir
versiyonu olan gümüş rengi ise yardım eli uzatmakla ve güçlü karakterle ilişkilidir.:"
Renk psikolojisi : kırmızı
Dikkat çekmek istiyorsanız kırmızı kullanırsınız. Enerjinin rengidir. Heyecan ve hareketle ilişkilidir. Çevrelerinde
fazlaca kırmızı renk olan insanların kalp atışı normal zamanlara göre biraz hızlanır. Bebek odası için hiç
şüphesiz olabilecek en kötü renktir ama yetişkin yatak odalarında faydalıdır. Kırmızı fazla kullanılmaması
gereken bir renktir ama doğru yerde küçük bir kırmızı kullanmak akıllıca olabilir. Kırmızı hayatın da rengidir.
Kırmızı heyecan yaratır, seksi, tutkuyu, hızı ve tehlikeyi ifade ederken kullanılır. Uygun yerde kullanıldığında
çok işe yarar.
Renk Psikolojisi: Mavi
Çoğu kimse en sevdiği rengin mavi olduğunu söyler. Güven verir. Aidiyet hissi uyandırır. Dünyanın çok büyük
bir bölümü mavidir. Mavi renge bakmak bedenin sakinleştirici kimyasallar üretmesini tetikler. Ama bu, mavinin
bütün tonları için geçerli değildir. Mavinin bazı tonları (ya da çok fazla mavi) soğukluk ve mesafeyle ilişkilidir.
Dinlendirici bir renk olduğu için genellikle yatak odalarında kullanılır. Metanet, bağlılık ve sadakatle ilişkilidir.
Mavi boyalı bir çalışma odası üretkenlik için iyi bir seçimdir; konsantrasyonu kolaylaştırır. Araştırmalar mavi
boyalı spor salonlarında ağırlık çalışanların daha başarılı olduklarını gösteriyor.
Renk Psikolojisi: Yeşil
Gelişmenin, doğanın ve paranın rengidir. Yeşil de sakinleştirici bir renktir. Koyu yeşil, muhafazakârlıkla,
erkeksilikle ve dünya nimetleriyle ilişkilidir. Gıpta etmeyle, iyi şansla, cömertlikle ve bereketle de ilişkilendirilir.
Huzurun, uyumun, besleyiciliğin, destek ve ilerleme enerjisinin geleneksel rengidir.
Renk Psikolojisi: Sarı
Kahkahanın, mutluluğun ve iyi zamanların rengidir. Etrafında sarı renk olan biri iyimserleşir çünkü beyni
mutluluk hormonu seratonin salgılar. Her ne kadar iyimserlikle ilişkili de olsa dikkat edilmesi gereken bir renktir;
sarı yoğun olduğunda huysuzluğun rengine dönüşür. Araştırmalar bebeklerin parlak sarı renkli odalarda daha
çok ağladıklarını gösteriyor. Metabolizmayı yükseltme özelliği vardır. Yaratıcı düşünceleri tetikler. Çok
kullanıldığında çabucak tahakküm edici ve dayanılmaz hale gelebilir ama doğru yerde ve yeteri miktarda
kullanıldığında güçlü bir pazarlama aracı olabilir.
Renk Psikolojisi: Turuncu⿴
Yeryüzündeki en göz alıcı renktir. Eğlenceli zamanlarla, mutlu, zinde ve enerjik durumlarla ilişkilidir. Aynı
zamanda tutkunun da rengidir. Bu rengin sükunetle yakından uzaktan ilgisi yoktur. Pazarlamada fazla
kullanılan bir renk değildir. Oyunculuk saçar, çocuksu davranışları tetikler.
Renk Psikolojisi: Mor
Kralların, kraliçelerin, ulviliğin rengidir. Refah, gönenç ve sofistikelikle ilişkilidir. Problem çözmede
kullanıldığında beyin faaliyetini uyarır. Yine de aşırı kullanımı caka satmak ve yüzeysel olmakla ilişkilendirilir.
Gizemli, bilge ve saygın bir hava yaratırken bu rengi daha da dikkatli kullanmak gerekir. Genç kızlar en
sevdikleri renk olarak neredeyse morun bütün tonlarını seçiyorlar.
Renk Psikolojisi: Kahverengi
Dostluğun, durmuş oturmuşluğun ve güvenilirliğin rengidir. Yeryüzünün, toprağın rengidir bu yüzden de
ayakları yere sağlam basmakla ilişkilendirilir.
ÖNCÜ RENK KOMBİNASYONLARI :1 . 2
BAYAN GİYİMİNDE RENK KOMBİNASYONLARI
ERKEK GİYİMİNDE RENK KOMBİNASYONLARI
PAZARLAMA VE MAĞAZA İLETİŞİMİNDE RENKLER
Pazarlama iletişimi, işletmelerin tüketicilere mal ve hizmetlerini
tanıtmaları amacıyla çeşitli pazarlama iletişim araçlarını kullanarak (reklam, satış
geliştirme, halkla ilişkiler, kişisel satış, doğrudan pazarlama) gerçekleştirdikleri
ikna edici bir iletişim sürecidir. Bu süreçte işletmeler, işitsel birtakım mesajların
yanı sıra tüketicilere her türlü renk, resim, sembol, şekil vb. uyaranlar ile görsel
mesajları da göndermektedir. Hızlı yaşayan günümüz insanı için daha hızlı ve
etkili bilgi alışverişi sağlaması, kalıcılığının daha fazla olması, ikna edici ve
dikkat çekici olması ve dolayısı ile etrafında olup bitenleri anlamlandırmaya
yardımcı olması gibi sebeplerle görsel iletişimin önemi oldukça fazladır. Bu
çalışmada; görsel iletişim, pazarlama iletişimi ve renk ilişkisine değinilmekte,
renklerin anlamı, renklerin müşterilerce algılanma şekli ve etkileri, müşterilerle
iletişimde renklerin rolü incelenmektedir. Çalışma tanımlayıcı bir çalışmadır.
Görsel İletişim, Pazarlama İletişimi ve Renk İlişkisi
İletişim; düşünce ve duyguların, bireyler, toplumsal kümeler, toplumlar
arasında söz, el-kol devimi, yazı, görüntü v.b. aracılığı ile değiş tokuş edilmesini
sağlayan toplumsal etkileşim sürecidir (www.tdk.gov.tr).
En genel özetleme ile “karşılıklı bilgi alışverişi” şeklinde tanımlanabilen
iletişim sözlü ve sözsüz iletişim olarak ikiye ayrılabilir. Sözsüz iletişim
kapsamında yer alan görsel iletişim ise “görüntülerden oluşan bilgilerin değiştokuşu”
biçiminde tanımlanabilir. Taraflar arasındaki bilgi alış verişinde bazen
sadece sözler yeterli olabilirken bazen de görsel öğelere gereksinim
duyulmaktadır. Gestalt kuramcıları ve bildirişim kuramcıları; insanoğlunun dış
dünyaya ait bilgilerin %85’ini görme aracılığı ile edindiğini ve bu nedenle de
insan ile çevre, insan ile ürün arasındaki ilişkilerin odak noktasının görsel iletişim
ve estetik algılama olduğunu belirtmektedirler (Mehmeti, 2003, s.116).
Nesnel çevrenin algılanmasında ilk basamak görme olayıdır (Uçar, 2004,
s.59). İnsanlar konuşmayı öğrenmeden önce görmeyi öğrenirler, dolayısıyla görsel
iletişim konuşarak iletişimden önce gerçekleşir ve görsel olmayana göre daha
etkileyici ve ikna edicidir. Çünkü insanlar öğrendiklerinin %1’ini deneyerek,
%2’sini dokunarak, %4’ünü koklayarak, %10’unu duyarak ve %83’ünü
çevresindeki olayları gözlemleyerek öğrenmektedirler (Işık vd, 2006, s.99).
Üzerinde 100 den fazla dil ve 5000 dolaylarında diyalektin kullanıldığı bir
dünyada görsel iletişim hızlı ve kolay bir iletişim biçimidir (Uçar, 2004, s.59).
Dünyanın pek çok yerinde aynı olan trafik işaret ve levhalarının farklı diller
konuşan insanlar tarafından aynı şekilde algılanması ve anlamlandırılması görsel
iletişimin güçlülüğü açısından örnek olarak verilebilir.
Görsel sanatların bir çeşit müziği olarak kabul edilen renk, en güçlü
iletişim araçlarından biridir (Öztuna, 2007, s. 88) .Çünkü iletişimde pek çok insan
verilen mesajı okumaya ve tepki göstermeye başlamadan önce renkleri görür. Bu
nedenle görsel iletişimin temel unsurlarından beklide en önemlisi renktir
denilebilir.
Hayatımızda her şeyin içinde var olan, düşünce ve duyguları uyandıran,
motivasyonu arttıran, satın alma alışkanlıklarımız üzerinde önemli etkileri olan
renkler, işletmelerin de tüketicileri ile görsel iletişiminde önemli olan ve çokça
üzerinde durduğu, pazarlamada bir mesaj iletme aracıdır. Renkler ile ürün,
ambalaj, marka, reklam, mağaza dizaynı, logo gibi pazarlama iletişiminin önemli
öğelerine şekil vermek mümkündür (Mehmeti, 2003, s.121). Pazarlama iletişimi;
işletmelerin hedef tüketicilerinin tutum ve davranışlarını istenen yönde
güçlendirmeyi veya davranış değiştirmeyi amaçlayan yeni tutum ve davranış
oluşturmayı hedefleyen ikna edici iletişim sürecidir (Babacan, 1998). Pazarlama
iletişim sürecinde renkler ve kullanımının müşterinin dikkatini çekme ve algılama
açısından önemi büyüktür.
Pazarlama İletişiminde Renklerin Rolü
Soyut kavramları ve düşünceleri simgeleştiren (sembolize eden), hayal
dünyasını, istekleri ve arzuları, dışa vuran; zaman ve mekanı hatırlatan; duygusal
ve görsel yanıtlar üreten renk; aynı zamanda, kurumsal kimliklerin ve markaların
ana yapısal öğesi olarak işlev gösterir; ikna etmede, iletişim kurmada ve bir ürüne
insanların ilgisini çekmede önemli bir rol oynar (Öztuna, 2007, s. 91).
Renkler; insanların duygusal, zihinsel ve fiziksel yapılarını etkilemekte
yani insan psikolojisi üzerinde etkili olmaktadır. Pazarlamada tüketicilerin satın
alma davranışını etkileyen faktörlerden biri de psikolojik (öğrenme, güdülenme,
algılama, tutum, kişilik) faktörlerdir. Renk, psikolojik faktörlerden algılama ile
ilgilidir. Algılama, iletilerin izleyiciler tarafından duyu organları aracılığıyla
farkına varılma süreci, görsel algılama ise, insanın bilinç düzeyindeki
davranışlarının en temel belirleyici öğesidir ve gerçekliğin algılanmasında diğer
tüm duyu organlarının yanında en temel olan görsel algıdır
(www.fotografya.gen.tr). Algı; çevrenin, insanların, nesnelerin, kokuların,
seslerin, hareketlerin, tatların ve renklerin gözlemlenmesi ile ilgilidir (Odabaşı ve
Barış, 2003, s.128). Tüketiciler hayatları boyunca pek çok kez ürünler,
ambalajları, mağaza dizaynı, reklamlar ve buralarda kullanılan renklerle yüz yüze
gelmekte ve algılama sürecinde bu uyaranlardan etkilenmektedir. Renk uyaranı
tüketicinin algısında önemli bir yere sahiptir (Engel vd.,1995, s.494). Renklerin
insanlar üzerindeki bu psikolojik etkileri nedeniyle işletmeler pazarlama çabaları
içerisinde ürün ambalajından başlayıp, reklama, mağaza atmosferine kadar pek
çok konuda renk ve kullanımına dikkat etmek durumundadır. Yapılan
araştırmalar; nesneleri % 3 dokunarak, % 3 koklayarak, % 3 tadarak, % 13
işiterek, % 78 görerek algıladığımızı göstermekte ve 9 saniye içinde seçimi
etkileyen en önemli unsurun renk olduğunu ortaya koyarak (Marketing Türkiye,
2004, s. 28), tüketici davranışları açısından görsel iletişimin önemi ortaya
koymaktadır.
Renklerin Genel Algılanışı
RENK ALGI PAZARLAMA
ÖRNEKLERİ
Kırmızı Güçlü, tehlikeli, heyecanlı,
sıcak, şehvetli, dışa dönük
Nestle, Cocacola
Yeşil Serin, sakin, doğal Clinique Kozmetik, Sevenup,
Garanti Bankası
Mavi Serin-sakin, hüzünlü,
saygıdeğer, otoriter
Davidoff Cool Water
Parfüm, Big Blue IBM,
Nivea
Siyah Soğuk, prestijli, sofistike Johny Walker Black Label
viski, Eti Negro
Sarı ve Altın
Sarısı
Lüks, zengin Ona Ayçiçeği Yağı, Gold
Kart
Portakal Sıcak, doğal, samimi Advantage Kart, Lancaster
Güneş Ürünleri
Mor Asalet, imparatorluk Milka, Silk Cut Sigara
Şeffaf Temiz, saf-katıksız Palmolive Duş Jeli, Clearchoice
Ağız Yıkama Suyu
Kaynak: Yavuz Odabaşı - Gülfidan Barış , Tüketici Davranışı, 2003, s.139.
Renkler ışıkla birlikte var olurlar ve izleyen üzerinde birçok değişik
duygular uyandırabilirler. Bunların bir bölümü kişisel, bir bölümü genellenebilir
duygulardır. Kırmızı, sarı ve turuncu sıcak renkler; mavi, yeşil ve mor soğuk
renkler olarak kabul edilir. Sıcak renklerin uyarıcı, soğuk renklerin ise gevşetici
ve dinlendirici olması genellenebilen duygulara iyi bir örnek oluşturur (Becer,
2005, s. 57).
Tüketiciler her gün reklam vb. yollarla yüzlerce farklı ve benzer ürün ile
karşılaşmaktadır. Ürün ile tüketici arasındaki iletişimi sağlayan ve ürünü tanıtan
ambalajdır ve tüketici ürünü ambalajla birlikte değerlendirir. Ambalaj burada satış
elemanı görevi görerek ürün ile ilgili bilgiyi tüketiciye sağlamaya yarar. Ambalaj
tasarımının öğeleri renk, tipografi, biçim ile imajdan oluşur (Ampuero ve Vila,
2006, s. 104) ve renk “dikkat çekme, ilgiyi arttırma, prestij kazandırma”
özellikleri ile satışı arttıran en önemli tasarım öğesidir (Mehmeti, 2003, s.120).
Ürünün yapısına uygun seçilen renklerle, uyumlu yazı ve biçimlerle tasarlanmış,
çekici, güzel görünümlü bir ambalaj, tüketiciyi olumlu yönden etkiler
(www.grafist.net). Ayrıca renkler ile ürünün ambalajına ve markasına diğer
ürünlerden ayırıcı bir özellik kazandırmak mümkündür. Kodak sarısı, Fuji yeşili,
Coca Cola’nın kırmızısı, Hershey’in koyu kahverengisi, Bayer aspirinin yeşili
bütün dünyada ürünü, ambalajını ve markasını renklerle güçlendirmenin önemli
örneklerindendir (Meyers ve Lubliner, 2003, s.207). Ambalajda kullanılan fon
rengi, fonun bir kısmına hakim olacak renk, ürünün bir özelliğine dikkat çekecek
renk veya fotoğraf ve illüstrasyonda kullanılan renk, ürünün imaj iletişiminde
önemli rol oynamaktadır (Marketing Türkiye, 2004, sayfa:10)
Benzer şekilde renkler mağazaların imajını da etkiler. Sıcak renkler,
müşterileri uyarır ve onları mağazaya çeker. Soğuk renkler ise onları sakinleştirir
ve huzur verir. Bu nedenle pahalı ürünlerin satıldığı mağazalarda soğuk renkler
kullanılarak tüketicilerin huzursuz olması engellenebilir ve ürünleri rahatlıkla
inceleyebilecekleri bir ortam yaratılabilir (Arslan, 2004, s. 99). Tüketicilerin ürün
seçmek ve satın alma kararına yardımcı olabilmek için mağazalarda rahat, pozitif
ve memnuniyet veren bir atmosfer yaratmada renkler önemlidir, örneğin Bellizzi
ve Hite (1992) yaptıkları araştırmada mağaza atmosferi için mavi rengin kırmızı
renge göre daha arzu edilen, rahatlatan bir renk olduğunu saptamışlardır. Gençlere
ve çocuklara yönelik mağazalarda ise sıcak renklerin kullanılması hedef kitlenin
dikkatini çekmek açısından önemlidir. Psikologlar rengin insan duygularına
biçimden daha yakın olduğunu söylemektedir. Pazarlamacılar bu nedenle
tüketicilerin renklere yönelik tercihlerine dikkat etmek durumundadırlar.
Renklerin insan psikolojisi üzerindeki etkileri ve pazarlama iletişimi faaliyetlerine
yönelik yansımaları şöyledir:
Beyaz: Sadeliği, doğruluğu, temizliği temsil etmektedir. Olumluluk, saflık,
barışçıl ve kabul edici ifadelerinin bir yansıması olarak beyaz; ışık, bilgi, aydınlık,
nur gibi olumlu ve erdemli değerlerle örtüştürülmüştür (Uçar, 2004, s. 48).
Pazarlama iletişiminde beyaz; temizlik, saflık, hastane, hijyen, kış ve dinginlik
çağrıştırması dolayısıyla bu gibi ürünlerle uyum içinde kullanılabilmekte ve
özellikle dondurulmuş gıda ürünlerinde saflığı temsil eden maviye, buzu ve
sağlıklı kalmayı ifade eden beyaz eşlik etmektedir (Mehmeti, 2003, s.123). Ayrıca
gıda ürünlerinde beyaz renk azaltılmış kaloriyi çağrıştırmaktadır (Arslan, 2004, s.
Siyah: Şık, sofistike, prestij, soğuk, gizem, hırs ile ilişkilendirilir. Otorite
ve gücün rengidir (www.precisionintermedia.com). Siyah aynı zamanda
melankoli, umutsuzluk, yasa dışılık ve düş kırıklığının da rengidir; batı kültüründe
ölümü ve matemi sembolize eder (Uçar, 2004, s. 50). Giyimde güç ifade ederken,
yüksek teknoloji içeren elektronik eşya ile düşünülen bir renktir (Arslan, 2004, s.
Kırmızı: Gözümüzün en iyi algıladığı sıcak bir renk olan kırmızı; güç,
tehlike, tutku, heyecan, cinsellik, dışa dönüklüğü çağrıştırır. Dalga boyu yüksek
bir renk olduğundan dikkat çekicidir (Uçar, 2004, s. 51). Pazarlama iletişiminde
kırmızı, ürüne enerjik bir kimlik vermesi (Mehmeti, 2003, s.126) ve iştah açması
(Sahilli, 2005, s.57) sebebiyle gıda firmalarının çok kullandığı bir renktir. Coca
Cola, McDonald’s, Burger King, Nestle vb firmalar fast food lokantalarında,
logolarında ve mağaza dekorasyonunda bu rengi seçmektedirler. Casinolarda
kırmızı renklerin tercih edilmesi ve kullanılmasının müşterilerin daha fazla kumar
oynamasına, daha çok risk almasına sebep olduğu belirlenmiştir (Grossman ve
Wisenblit, 1999, s.80). Reçel, jöle ve kutulanmış meyve gibi ürünlerde tatlı ve
enerjik bir imaj yaratmak amacıyla bu ürünlerin ambalajlarında canlı kırmızı
kullanılmaktadır (Mehmeti, 2003, s.126).
Mavi: Serinlik, sakinlik, sadakat, güveni temsil eden mavi renk
dinlendirici renktir ve yatıştırıcı etkiye sahiptir. Madden ve arkadaşları mavi
rengi; sağlık, dürüstlük ve güvenle ilişkilendirmiş ve bankaların logolarında ve
levhalarında mavi rengi kullanmalarının da bununla ilgili olduğunu belirtmişlerdir
(Madden vd., 2000,s.90). Mavi, insan gözünün görme oranının en düşük olduğu
renktir ve uzmanlar mavinin insanlar üzerinde yarattığı huzur ve sakinlik
duygusunu da buna bağlamaktadır (Marketing Türkiye, 2004, s.27). Diş doktorları
muayenehanelerinin duvarlarını maviye boyayarak hastalarının korkularını
azaltmaya ve onları sakinleştirmeye çalışırlar (Grossman ve Wisenblit, 1999,
s.80). Temizlik ve saflık imajı yaratmak için genellikle pek çok su ambalajında
mavi renk esastır ve yine ambalaj tasarımında soğuk ve tazelik etkisi
yaratılmasının esas olduğu durumlarda, örneğin yoğurt gibi ürünlerin ambalaj
tasarımlarında mavi ve lacivert tonlarının kullanıldığını görürüz (Uçar, 2004, s.
Renkler ve Anlamları
Aktif, heyecan verici, Dingin, soğuk,
vahşi, sıcak, soylu, pasif,
canlı, çarpıcı, şiddetli sakin, durgun
Anlamlar
Renkler
Kırmızı Altın Siyah Mavi
Turuncu Kahverengi Yeşil
Sarı Mor Beyaz
Kaynak: Thomas J. Madden vd., “Managing Images in Different Cultures: A Cross-National
Study of Color Meanings and Preferences” Journal of International Marketing, 2000, 8,4, s.99.
Mor: Soyluluk, itibar, zenginlik, gösteriş, gurur, ihtişam ile
ilişkilendirilmektedir. Mor rengin bazı ülkelerde pahalılığı çağrıştırdığı
bilinmektedir (Madden vd., 2000, s.90). Bakteri öldürücülük hissi yaratması
sebebiyle mor ve tonları deterjan ambalajlarında sıklıkla kullanılmaktadır, ayrıca
morun bir tonu olan leylak renginin yumuşak tonlar ve pastel gölgeler aracılığı ile
özen ve yumuşaklık hissi yaratması nedeniyle yine bu renk ambalajlarda tercih
edilirliği arttırmaktadır (Mehmeti, 2003, s.127).
Yeşil: Tazelik, serinlik, büyüme, yeniden doğuş, huzur, güven, bahar ve
canlılığı çağrıştırmaktadır. Yeşil doğadaki yaygınlığı sebebiyle gıda
ambalajlarında tazelik ve doğallık etkisi vermek için sıkça kullanılmaktadır (Uçar,
2004, s.55). Çevre dostu bir imaj oluşturmak isteyen firmalar ürün ambalajlarında
yeşil rengi kullanmaktadır, ayrıca kutulanmış ve dondurulmuş sebze
ambalajlarında canlı ve doğal bir etki oluşturması sebebiyle yeşil renk tercih
edilmektedir (Mehmeti, 2003, s.130). Yeşil yaratıcılığı ortaya çıkarmada etkilidir,
batıdaki büyük otellerin mutfaklarında duvar rengi aşçıların yaratıcılığını
arttırmak için yeşile boyanmaktadır (Sahilli, 2005, s.58).
Sarı: Sıcaklık, canlılık, neşe, parlaklık çağrıştıran sarı renk altının ve
güneşin rengidir. Mağaza tasarımlarında sıcaklık ve samimiyet yaratmak için
tercih edilir. Renklerin en sıcak olanıdır; görünebilirlik niteliği, sarının bir dikkat
rengi olarak kullanılmasında yardımcı olmuştur; ayrıca sarı ambalaj tasarımında
neşeli ve keyifli bir etki elde etmek için kullanılmaktadır (Uçar, 2004, s. 52-53).
Sarı geçiciliğin ve dikkat çekiciliğin rengidir. Dikkat çekmesi ve geçici oluğunun
anlaşılması için tüm dünyada taksiler sarı renklidir, benzer şekilde araba kiralama
firmaları logolarında sarı rengi kullanarak ürünün geçici olduğunu, geri
getirilmesi gerektiğini anlatmak istemektedir
(http://ilef.ankara.edu.tr/reklam/yazi).
Turuncu: Gençlik, dinamizm, umut, arkadaşlık ve eğlenceyi ile
ilişkilendirilir. Turuncu, kırmızı kadar agresif olmadan cesur olabilen, sarı kadar
havai olmadan parlak olabilen son derece dikkat çekici bir renktir (Marketing
Türkiye, 2004, s.29). Dikkat çekici olması sebebiyle pek çok firmanın logosunda
canlılık ve dinamizmi ifade etmek üzere kullanılmaktadır. Glaxo Welcome ve
SmithKline Beecham birleşerek, kendilerine cool ve klinik bir hava veren mavi ve
yeşil renkli logolarını, kendilerini daha iyi hissetmelerine, daha uzun yaşamalarına
yardım etmeyi amaçlayan stratejilerine uygun olması için parlak bir turuncuyu
tercih etmişlerdir (Marketing Türkiye, 2004, s.29). Turuncu renk ucuzluğu
çağrıştırmaktadır (Madden vd., 2000, s.90). Dolayısı ile yüksek kalitedeki
ürünlerin logosunda, etiketlerinde v.b turuncu renk kullanılmamalıdır (Arslan,
2004, s. 100).
Renkler farklı kültürlerde farklı anlamlar taşır yani ülkelere göre renklere
verilen anlamlar değişmektedir, bu nedenle de renklerin anlamlarını
genelleştirmek mümkün değildir. Örneğin Çin’de beyaz; dürüstlük ve erdemi, sarı
ise güveni temsil eder; Hint kültüründe siyah, sıkıntı ve kasveti, kırmızı hırs ve
arzuyu çağrıştırır (Grossman ve Wisenblit, 1999, s.81). Batı’da yeşil umudu,
beyaz saflığı, siyah matemi, kırmızı aşkı ve devrimi, sarı ise nefreti simgeler
(Grossman ve Wisenblit, 1999, s.80 ). Mavi, zenginlik ve güven; gri, kuvvet,
ayrıcalık ve başarı; turuncu, ucuzluk; mor, asil ve ağırbaşlı; sarı, neşeli; siyah,
kuvvetli ve hükmeden anlamına gelmektedir (Madden vd., 2000, s.90).
Sonuç
İnsan yaşamında önemli bir yere sahip olan iletişimin bir biçimi olan
görsel iletişim, pazarlamada da tüketici davranışları açısından bakıldığında önem
taşımaktadır. Görsel iletişimin en önemli araçlarından biri de aynı zamanda bir
tasarım öğesi olan renktir.
Renklerin fizyolojik ve psikolojik etkileri olduğu bir gerçektir. Çeşitli
zamanlarda ve farklı araştırmacılar tarafından yapılan araştırmalar renklerin
tüketici davranışlarında belirleyici olduğunu ortaya koymaktadır. Renkler
öncelikle görsel olarak dikkat çekiciliği sağlayarak tüketicinin ürüne yönelmesini
sağlarken, alışveriş yapılan ortamların renkleri de tüketici davranışlarına
yansımaktadır. Özellikle kurum kimliği, mağaza dekorasyonu ve ürün
ambalajlarında bu yansıma daha net bir biçimde görülmektedir.
Ürün grubuna ve hedef kitleye yönelik olarak seçilen renklerin doğruluğu
ya da yanlışlığı, tüketicin satın alma eylemine olumlu ya da olumsuz olarak nasıl
yansıdığı ve bu yönüyle renklerin pazarlama iletişimine etkisini ortaya koymak
üzere bundan sonra yapılacak çalışmayı saha çalışması ile desteklemek ve
zenginleştirmek daha iyi sonuçlar almak için gereklidir.
artırabilir, kalabalığı sakinleştirebilir ya da bir atletin kaslarını güçlendirebilirsiniz. Pazarlamada, özellikle de
logo tasarımı, web tasarımı, kitap kapağı tasarımı ya da ürün ambalaj tasarımında renk psikolojisi bilgisi çok
işinize yarar.
Aşağıda Batı yarıküresinde temel renklerin anlamına hızlı bir bakış bulacaksınız. Bu bilgiler pazarlama
projelerinde hangi renkleri kullanacağınız konusunda size ışık tutacaktır. Renk psikolojisi aşağıdaki renklerin
açık ve koyu tonlarına göre değişir. Ayrıca web’de ve farklı kültürlerde renklerin farklı anlamları olduğunu
unutmayın.
Renk Psikolojisi: Siyah
Siyah otoritenin, gücün, istikrarın ve sağlamlığın rengidir. Akılla da ilişkilidir. Siyah giysiler daha ince gösterir.
Kimi zaman kötülükle de ilişkilendirilen kasvetli bir renktir. Batı dünyasında siyah keder anlamına gelir. Güçlü
duygular uyandıran, ciddi, ağırbaşlı bir renktir; fazla miktarda siyah kullanıldığında insanları alt etmek,
bastırmak kolaylaşır.
Renk Psikolojisi: Beyaz
Dünyanın önemli bir kısmı için beyaz saflığı simgeler; temizlikle, aydınlık ve güvenle ilişkilidir. Aynı zamanda
rengi olmamak ya da yansız (nötr) olmakla da ilintilidir. Bazı Doğu ülkelerinde matem giysileri beyaz olur.
Beyaz yaratıcılıkla da ilişkilidir. Renk tayfındaki bütün renkleri içinde barındırır.
Renk Psikolojisi: Gri
Gri, daha çok hayattaki pratik, zamandışı, ortayolcu, katı şeylerle ilişkilendirilir. Fazla grinin neredeyse hiçbir
duygusu yoktur; ama bir parça gri ürününüze (logonuza v.s) kaya gibi sağlam duygusu verecektir. Grinin bazı
tonları yaşlılıkla, ölümle, vergilerle, depresyonla ya da yönünü kaybetmiş olmakla ilişkilidir. Grinin önemli bir
versiyonu olan gümüş rengi ise yardım eli uzatmakla ve güçlü karakterle ilişkilidir.:"
Renk psikolojisi : kırmızı
Dikkat çekmek istiyorsanız kırmızı kullanırsınız. Enerjinin rengidir. Heyecan ve hareketle ilişkilidir. Çevrelerinde
fazlaca kırmızı renk olan insanların kalp atışı normal zamanlara göre biraz hızlanır. Bebek odası için hiç
şüphesiz olabilecek en kötü renktir ama yetişkin yatak odalarında faydalıdır. Kırmızı fazla kullanılmaması
gereken bir renktir ama doğru yerde küçük bir kırmızı kullanmak akıllıca olabilir. Kırmızı hayatın da rengidir.
Kırmızı heyecan yaratır, seksi, tutkuyu, hızı ve tehlikeyi ifade ederken kullanılır. Uygun yerde kullanıldığında
çok işe yarar.
Renk Psikolojisi: Mavi
Çoğu kimse en sevdiği rengin mavi olduğunu söyler. Güven verir. Aidiyet hissi uyandırır. Dünyanın çok büyük
bir bölümü mavidir. Mavi renge bakmak bedenin sakinleştirici kimyasallar üretmesini tetikler. Ama bu, mavinin
bütün tonları için geçerli değildir. Mavinin bazı tonları (ya da çok fazla mavi) soğukluk ve mesafeyle ilişkilidir.
Dinlendirici bir renk olduğu için genellikle yatak odalarında kullanılır. Metanet, bağlılık ve sadakatle ilişkilidir.
Mavi boyalı bir çalışma odası üretkenlik için iyi bir seçimdir; konsantrasyonu kolaylaştırır. Araştırmalar mavi
boyalı spor salonlarında ağırlık çalışanların daha başarılı olduklarını gösteriyor.
Renk Psikolojisi: Yeşil
Gelişmenin, doğanın ve paranın rengidir. Yeşil de sakinleştirici bir renktir. Koyu yeşil, muhafazakârlıkla,
erkeksilikle ve dünya nimetleriyle ilişkilidir. Gıpta etmeyle, iyi şansla, cömertlikle ve bereketle de ilişkilendirilir.
Huzurun, uyumun, besleyiciliğin, destek ve ilerleme enerjisinin geleneksel rengidir.
Renk Psikolojisi: Sarı
Kahkahanın, mutluluğun ve iyi zamanların rengidir. Etrafında sarı renk olan biri iyimserleşir çünkü beyni
mutluluk hormonu seratonin salgılar. Her ne kadar iyimserlikle ilişkili de olsa dikkat edilmesi gereken bir renktir;
sarı yoğun olduğunda huysuzluğun rengine dönüşür. Araştırmalar bebeklerin parlak sarı renkli odalarda daha
çok ağladıklarını gösteriyor. Metabolizmayı yükseltme özelliği vardır. Yaratıcı düşünceleri tetikler. Çok
kullanıldığında çabucak tahakküm edici ve dayanılmaz hale gelebilir ama doğru yerde ve yeteri miktarda
kullanıldığında güçlü bir pazarlama aracı olabilir.
Renk Psikolojisi: Turuncu⿴
Yeryüzündeki en göz alıcı renktir. Eğlenceli zamanlarla, mutlu, zinde ve enerjik durumlarla ilişkilidir. Aynı
zamanda tutkunun da rengidir. Bu rengin sükunetle yakından uzaktan ilgisi yoktur. Pazarlamada fazla
kullanılan bir renk değildir. Oyunculuk saçar, çocuksu davranışları tetikler.
Renk Psikolojisi: Mor
Kralların, kraliçelerin, ulviliğin rengidir. Refah, gönenç ve sofistikelikle ilişkilidir. Problem çözmede
kullanıldığında beyin faaliyetini uyarır. Yine de aşırı kullanımı caka satmak ve yüzeysel olmakla ilişkilendirilir.
Gizemli, bilge ve saygın bir hava yaratırken bu rengi daha da dikkatli kullanmak gerekir. Genç kızlar en
sevdikleri renk olarak neredeyse morun bütün tonlarını seçiyorlar.
Renk Psikolojisi: Kahverengi
Dostluğun, durmuş oturmuşluğun ve güvenilirliğin rengidir. Yeryüzünün, toprağın rengidir bu yüzden de
ayakları yere sağlam basmakla ilişkilendirilir.
ÖNCÜ RENK KOMBİNASYONLARI :1 . 2
BAYAN GİYİMİNDE RENK KOMBİNASYONLARI
ERKEK GİYİMİNDE RENK KOMBİNASYONLARI
PAZARLAMA VE MAĞAZA İLETİŞİMİNDE RENKLER
Pazarlama iletişimi, işletmelerin tüketicilere mal ve hizmetlerini
tanıtmaları amacıyla çeşitli pazarlama iletişim araçlarını kullanarak (reklam, satış
geliştirme, halkla ilişkiler, kişisel satış, doğrudan pazarlama) gerçekleştirdikleri
ikna edici bir iletişim sürecidir. Bu süreçte işletmeler, işitsel birtakım mesajların
yanı sıra tüketicilere her türlü renk, resim, sembol, şekil vb. uyaranlar ile görsel
mesajları da göndermektedir. Hızlı yaşayan günümüz insanı için daha hızlı ve
etkili bilgi alışverişi sağlaması, kalıcılığının daha fazla olması, ikna edici ve
dikkat çekici olması ve dolayısı ile etrafında olup bitenleri anlamlandırmaya
yardımcı olması gibi sebeplerle görsel iletişimin önemi oldukça fazladır. Bu
çalışmada; görsel iletişim, pazarlama iletişimi ve renk ilişkisine değinilmekte,
renklerin anlamı, renklerin müşterilerce algılanma şekli ve etkileri, müşterilerle
iletişimde renklerin rolü incelenmektedir. Çalışma tanımlayıcı bir çalışmadır.
Görsel İletişim, Pazarlama İletişimi ve Renk İlişkisi
İletişim; düşünce ve duyguların, bireyler, toplumsal kümeler, toplumlar
arasında söz, el-kol devimi, yazı, görüntü v.b. aracılığı ile değiş tokuş edilmesini
sağlayan toplumsal etkileşim sürecidir (www.tdk.gov.tr).
En genel özetleme ile “karşılıklı bilgi alışverişi” şeklinde tanımlanabilen
iletişim sözlü ve sözsüz iletişim olarak ikiye ayrılabilir. Sözsüz iletişim
kapsamında yer alan görsel iletişim ise “görüntülerden oluşan bilgilerin değiştokuşu”
biçiminde tanımlanabilir. Taraflar arasındaki bilgi alış verişinde bazen
sadece sözler yeterli olabilirken bazen de görsel öğelere gereksinim
duyulmaktadır. Gestalt kuramcıları ve bildirişim kuramcıları; insanoğlunun dış
dünyaya ait bilgilerin %85’ini görme aracılığı ile edindiğini ve bu nedenle de
insan ile çevre, insan ile ürün arasındaki ilişkilerin odak noktasının görsel iletişim
ve estetik algılama olduğunu belirtmektedirler (Mehmeti, 2003, s.116).
Nesnel çevrenin algılanmasında ilk basamak görme olayıdır (Uçar, 2004,
s.59). İnsanlar konuşmayı öğrenmeden önce görmeyi öğrenirler, dolayısıyla görsel
iletişim konuşarak iletişimden önce gerçekleşir ve görsel olmayana göre daha
etkileyici ve ikna edicidir. Çünkü insanlar öğrendiklerinin %1’ini deneyerek,
%2’sini dokunarak, %4’ünü koklayarak, %10’unu duyarak ve %83’ünü
çevresindeki olayları gözlemleyerek öğrenmektedirler (Işık vd, 2006, s.99).
Üzerinde 100 den fazla dil ve 5000 dolaylarında diyalektin kullanıldığı bir
dünyada görsel iletişim hızlı ve kolay bir iletişim biçimidir (Uçar, 2004, s.59).
Dünyanın pek çok yerinde aynı olan trafik işaret ve levhalarının farklı diller
konuşan insanlar tarafından aynı şekilde algılanması ve anlamlandırılması görsel
iletişimin güçlülüğü açısından örnek olarak verilebilir.
Görsel sanatların bir çeşit müziği olarak kabul edilen renk, en güçlü
iletişim araçlarından biridir (Öztuna, 2007, s. 88) .Çünkü iletişimde pek çok insan
verilen mesajı okumaya ve tepki göstermeye başlamadan önce renkleri görür. Bu
nedenle görsel iletişimin temel unsurlarından beklide en önemlisi renktir
denilebilir.
Hayatımızda her şeyin içinde var olan, düşünce ve duyguları uyandıran,
motivasyonu arttıran, satın alma alışkanlıklarımız üzerinde önemli etkileri olan
renkler, işletmelerin de tüketicileri ile görsel iletişiminde önemli olan ve çokça
üzerinde durduğu, pazarlamada bir mesaj iletme aracıdır. Renkler ile ürün,
ambalaj, marka, reklam, mağaza dizaynı, logo gibi pazarlama iletişiminin önemli
öğelerine şekil vermek mümkündür (Mehmeti, 2003, s.121). Pazarlama iletişimi;
işletmelerin hedef tüketicilerinin tutum ve davranışlarını istenen yönde
güçlendirmeyi veya davranış değiştirmeyi amaçlayan yeni tutum ve davranış
oluşturmayı hedefleyen ikna edici iletişim sürecidir (Babacan, 1998). Pazarlama
iletişim sürecinde renkler ve kullanımının müşterinin dikkatini çekme ve algılama
açısından önemi büyüktür.
Pazarlama İletişiminde Renklerin Rolü
Soyut kavramları ve düşünceleri simgeleştiren (sembolize eden), hayal
dünyasını, istekleri ve arzuları, dışa vuran; zaman ve mekanı hatırlatan; duygusal
ve görsel yanıtlar üreten renk; aynı zamanda, kurumsal kimliklerin ve markaların
ana yapısal öğesi olarak işlev gösterir; ikna etmede, iletişim kurmada ve bir ürüne
insanların ilgisini çekmede önemli bir rol oynar (Öztuna, 2007, s. 91).
Renkler; insanların duygusal, zihinsel ve fiziksel yapılarını etkilemekte
yani insan psikolojisi üzerinde etkili olmaktadır. Pazarlamada tüketicilerin satın
alma davranışını etkileyen faktörlerden biri de psikolojik (öğrenme, güdülenme,
algılama, tutum, kişilik) faktörlerdir. Renk, psikolojik faktörlerden algılama ile
ilgilidir. Algılama, iletilerin izleyiciler tarafından duyu organları aracılığıyla
farkına varılma süreci, görsel algılama ise, insanın bilinç düzeyindeki
davranışlarının en temel belirleyici öğesidir ve gerçekliğin algılanmasında diğer
tüm duyu organlarının yanında en temel olan görsel algıdır
(www.fotografya.gen.tr). Algı; çevrenin, insanların, nesnelerin, kokuların,
seslerin, hareketlerin, tatların ve renklerin gözlemlenmesi ile ilgilidir (Odabaşı ve
Barış, 2003, s.128). Tüketiciler hayatları boyunca pek çok kez ürünler,
ambalajları, mağaza dizaynı, reklamlar ve buralarda kullanılan renklerle yüz yüze
gelmekte ve algılama sürecinde bu uyaranlardan etkilenmektedir. Renk uyaranı
tüketicinin algısında önemli bir yere sahiptir (Engel vd.,1995, s.494). Renklerin
insanlar üzerindeki bu psikolojik etkileri nedeniyle işletmeler pazarlama çabaları
içerisinde ürün ambalajından başlayıp, reklama, mağaza atmosferine kadar pek
çok konuda renk ve kullanımına dikkat etmek durumundadır. Yapılan
araştırmalar; nesneleri % 3 dokunarak, % 3 koklayarak, % 3 tadarak, % 13
işiterek, % 78 görerek algıladığımızı göstermekte ve 9 saniye içinde seçimi
etkileyen en önemli unsurun renk olduğunu ortaya koyarak (Marketing Türkiye,
2004, s. 28), tüketici davranışları açısından görsel iletişimin önemi ortaya
koymaktadır.
Renklerin Genel Algılanışı
RENK ALGI PAZARLAMA
ÖRNEKLERİ
Kırmızı Güçlü, tehlikeli, heyecanlı,
sıcak, şehvetli, dışa dönük
Nestle, Cocacola
Yeşil Serin, sakin, doğal Clinique Kozmetik, Sevenup,
Garanti Bankası
Mavi Serin-sakin, hüzünlü,
saygıdeğer, otoriter
Davidoff Cool Water
Parfüm, Big Blue IBM,
Nivea
Siyah Soğuk, prestijli, sofistike Johny Walker Black Label
viski, Eti Negro
Sarı ve Altın
Sarısı
Lüks, zengin Ona Ayçiçeği Yağı, Gold
Kart
Portakal Sıcak, doğal, samimi Advantage Kart, Lancaster
Güneş Ürünleri
Mor Asalet, imparatorluk Milka, Silk Cut Sigara
Şeffaf Temiz, saf-katıksız Palmolive Duş Jeli, Clearchoice
Ağız Yıkama Suyu
Kaynak: Yavuz Odabaşı - Gülfidan Barış , Tüketici Davranışı, 2003, s.139.
Renkler ışıkla birlikte var olurlar ve izleyen üzerinde birçok değişik
duygular uyandırabilirler. Bunların bir bölümü kişisel, bir bölümü genellenebilir
duygulardır. Kırmızı, sarı ve turuncu sıcak renkler; mavi, yeşil ve mor soğuk
renkler olarak kabul edilir. Sıcak renklerin uyarıcı, soğuk renklerin ise gevşetici
ve dinlendirici olması genellenebilen duygulara iyi bir örnek oluşturur (Becer,
2005, s. 57).
Tüketiciler her gün reklam vb. yollarla yüzlerce farklı ve benzer ürün ile
karşılaşmaktadır. Ürün ile tüketici arasındaki iletişimi sağlayan ve ürünü tanıtan
ambalajdır ve tüketici ürünü ambalajla birlikte değerlendirir. Ambalaj burada satış
elemanı görevi görerek ürün ile ilgili bilgiyi tüketiciye sağlamaya yarar. Ambalaj
tasarımının öğeleri renk, tipografi, biçim ile imajdan oluşur (Ampuero ve Vila,
2006, s. 104) ve renk “dikkat çekme, ilgiyi arttırma, prestij kazandırma”
özellikleri ile satışı arttıran en önemli tasarım öğesidir (Mehmeti, 2003, s.120).
Ürünün yapısına uygun seçilen renklerle, uyumlu yazı ve biçimlerle tasarlanmış,
çekici, güzel görünümlü bir ambalaj, tüketiciyi olumlu yönden etkiler
(www.grafist.net). Ayrıca renkler ile ürünün ambalajına ve markasına diğer
ürünlerden ayırıcı bir özellik kazandırmak mümkündür. Kodak sarısı, Fuji yeşili,
Coca Cola’nın kırmızısı, Hershey’in koyu kahverengisi, Bayer aspirinin yeşili
bütün dünyada ürünü, ambalajını ve markasını renklerle güçlendirmenin önemli
örneklerindendir (Meyers ve Lubliner, 2003, s.207). Ambalajda kullanılan fon
rengi, fonun bir kısmına hakim olacak renk, ürünün bir özelliğine dikkat çekecek
renk veya fotoğraf ve illüstrasyonda kullanılan renk, ürünün imaj iletişiminde
önemli rol oynamaktadır (Marketing Türkiye, 2004, sayfa:10)
Benzer şekilde renkler mağazaların imajını da etkiler. Sıcak renkler,
müşterileri uyarır ve onları mağazaya çeker. Soğuk renkler ise onları sakinleştirir
ve huzur verir. Bu nedenle pahalı ürünlerin satıldığı mağazalarda soğuk renkler
kullanılarak tüketicilerin huzursuz olması engellenebilir ve ürünleri rahatlıkla
inceleyebilecekleri bir ortam yaratılabilir (Arslan, 2004, s. 99). Tüketicilerin ürün
seçmek ve satın alma kararına yardımcı olabilmek için mağazalarda rahat, pozitif
ve memnuniyet veren bir atmosfer yaratmada renkler önemlidir, örneğin Bellizzi
ve Hite (1992) yaptıkları araştırmada mağaza atmosferi için mavi rengin kırmızı
renge göre daha arzu edilen, rahatlatan bir renk olduğunu saptamışlardır. Gençlere
ve çocuklara yönelik mağazalarda ise sıcak renklerin kullanılması hedef kitlenin
dikkatini çekmek açısından önemlidir. Psikologlar rengin insan duygularına
biçimden daha yakın olduğunu söylemektedir. Pazarlamacılar bu nedenle
tüketicilerin renklere yönelik tercihlerine dikkat etmek durumundadırlar.
Renklerin insan psikolojisi üzerindeki etkileri ve pazarlama iletişimi faaliyetlerine
yönelik yansımaları şöyledir:
Beyaz: Sadeliği, doğruluğu, temizliği temsil etmektedir. Olumluluk, saflık,
barışçıl ve kabul edici ifadelerinin bir yansıması olarak beyaz; ışık, bilgi, aydınlık,
nur gibi olumlu ve erdemli değerlerle örtüştürülmüştür (Uçar, 2004, s. 48).
Pazarlama iletişiminde beyaz; temizlik, saflık, hastane, hijyen, kış ve dinginlik
çağrıştırması dolayısıyla bu gibi ürünlerle uyum içinde kullanılabilmekte ve
özellikle dondurulmuş gıda ürünlerinde saflığı temsil eden maviye, buzu ve
sağlıklı kalmayı ifade eden beyaz eşlik etmektedir (Mehmeti, 2003, s.123). Ayrıca
gıda ürünlerinde beyaz renk azaltılmış kaloriyi çağrıştırmaktadır (Arslan, 2004, s.
Siyah: Şık, sofistike, prestij, soğuk, gizem, hırs ile ilişkilendirilir. Otorite
ve gücün rengidir (www.precisionintermedia.com). Siyah aynı zamanda
melankoli, umutsuzluk, yasa dışılık ve düş kırıklığının da rengidir; batı kültüründe
ölümü ve matemi sembolize eder (Uçar, 2004, s. 50). Giyimde güç ifade ederken,
yüksek teknoloji içeren elektronik eşya ile düşünülen bir renktir (Arslan, 2004, s.
Kırmızı: Gözümüzün en iyi algıladığı sıcak bir renk olan kırmızı; güç,
tehlike, tutku, heyecan, cinsellik, dışa dönüklüğü çağrıştırır. Dalga boyu yüksek
bir renk olduğundan dikkat çekicidir (Uçar, 2004, s. 51). Pazarlama iletişiminde
kırmızı, ürüne enerjik bir kimlik vermesi (Mehmeti, 2003, s.126) ve iştah açması
(Sahilli, 2005, s.57) sebebiyle gıda firmalarının çok kullandığı bir renktir. Coca
Cola, McDonald’s, Burger King, Nestle vb firmalar fast food lokantalarında,
logolarında ve mağaza dekorasyonunda bu rengi seçmektedirler. Casinolarda
kırmızı renklerin tercih edilmesi ve kullanılmasının müşterilerin daha fazla kumar
oynamasına, daha çok risk almasına sebep olduğu belirlenmiştir (Grossman ve
Wisenblit, 1999, s.80). Reçel, jöle ve kutulanmış meyve gibi ürünlerde tatlı ve
enerjik bir imaj yaratmak amacıyla bu ürünlerin ambalajlarında canlı kırmızı
kullanılmaktadır (Mehmeti, 2003, s.126).
Mavi: Serinlik, sakinlik, sadakat, güveni temsil eden mavi renk
dinlendirici renktir ve yatıştırıcı etkiye sahiptir. Madden ve arkadaşları mavi
rengi; sağlık, dürüstlük ve güvenle ilişkilendirmiş ve bankaların logolarında ve
levhalarında mavi rengi kullanmalarının da bununla ilgili olduğunu belirtmişlerdir
(Madden vd., 2000,s.90). Mavi, insan gözünün görme oranının en düşük olduğu
renktir ve uzmanlar mavinin insanlar üzerinde yarattığı huzur ve sakinlik
duygusunu da buna bağlamaktadır (Marketing Türkiye, 2004, s.27). Diş doktorları
muayenehanelerinin duvarlarını maviye boyayarak hastalarının korkularını
azaltmaya ve onları sakinleştirmeye çalışırlar (Grossman ve Wisenblit, 1999,
s.80). Temizlik ve saflık imajı yaratmak için genellikle pek çok su ambalajında
mavi renk esastır ve yine ambalaj tasarımında soğuk ve tazelik etkisi
yaratılmasının esas olduğu durumlarda, örneğin yoğurt gibi ürünlerin ambalaj
tasarımlarında mavi ve lacivert tonlarının kullanıldığını görürüz (Uçar, 2004, s.
Renkler ve Anlamları
Aktif, heyecan verici, Dingin, soğuk,
vahşi, sıcak, soylu, pasif,
canlı, çarpıcı, şiddetli sakin, durgun
Anlamlar
Renkler
Kırmızı Altın Siyah Mavi
Turuncu Kahverengi Yeşil
Sarı Mor Beyaz
Kaynak: Thomas J. Madden vd., “Managing Images in Different Cultures: A Cross-National
Study of Color Meanings and Preferences” Journal of International Marketing, 2000, 8,4, s.99.
Mor: Soyluluk, itibar, zenginlik, gösteriş, gurur, ihtişam ile
ilişkilendirilmektedir. Mor rengin bazı ülkelerde pahalılığı çağrıştırdığı
bilinmektedir (Madden vd., 2000, s.90). Bakteri öldürücülük hissi yaratması
sebebiyle mor ve tonları deterjan ambalajlarında sıklıkla kullanılmaktadır, ayrıca
morun bir tonu olan leylak renginin yumuşak tonlar ve pastel gölgeler aracılığı ile
özen ve yumuşaklık hissi yaratması nedeniyle yine bu renk ambalajlarda tercih
edilirliği arttırmaktadır (Mehmeti, 2003, s.127).
Yeşil: Tazelik, serinlik, büyüme, yeniden doğuş, huzur, güven, bahar ve
canlılığı çağrıştırmaktadır. Yeşil doğadaki yaygınlığı sebebiyle gıda
ambalajlarında tazelik ve doğallık etkisi vermek için sıkça kullanılmaktadır (Uçar,
2004, s.55). Çevre dostu bir imaj oluşturmak isteyen firmalar ürün ambalajlarında
yeşil rengi kullanmaktadır, ayrıca kutulanmış ve dondurulmuş sebze
ambalajlarında canlı ve doğal bir etki oluşturması sebebiyle yeşil renk tercih
edilmektedir (Mehmeti, 2003, s.130). Yeşil yaratıcılığı ortaya çıkarmada etkilidir,
batıdaki büyük otellerin mutfaklarında duvar rengi aşçıların yaratıcılığını
arttırmak için yeşile boyanmaktadır (Sahilli, 2005, s.58).
Sarı: Sıcaklık, canlılık, neşe, parlaklık çağrıştıran sarı renk altının ve
güneşin rengidir. Mağaza tasarımlarında sıcaklık ve samimiyet yaratmak için
tercih edilir. Renklerin en sıcak olanıdır; görünebilirlik niteliği, sarının bir dikkat
rengi olarak kullanılmasında yardımcı olmuştur; ayrıca sarı ambalaj tasarımında
neşeli ve keyifli bir etki elde etmek için kullanılmaktadır (Uçar, 2004, s. 52-53).
Sarı geçiciliğin ve dikkat çekiciliğin rengidir. Dikkat çekmesi ve geçici oluğunun
anlaşılması için tüm dünyada taksiler sarı renklidir, benzer şekilde araba kiralama
firmaları logolarında sarı rengi kullanarak ürünün geçici olduğunu, geri
getirilmesi gerektiğini anlatmak istemektedir
(http://ilef.ankara.edu.tr/reklam/yazi).
Turuncu: Gençlik, dinamizm, umut, arkadaşlık ve eğlenceyi ile
ilişkilendirilir. Turuncu, kırmızı kadar agresif olmadan cesur olabilen, sarı kadar
havai olmadan parlak olabilen son derece dikkat çekici bir renktir (Marketing
Türkiye, 2004, s.29). Dikkat çekici olması sebebiyle pek çok firmanın logosunda
canlılık ve dinamizmi ifade etmek üzere kullanılmaktadır. Glaxo Welcome ve
SmithKline Beecham birleşerek, kendilerine cool ve klinik bir hava veren mavi ve
yeşil renkli logolarını, kendilerini daha iyi hissetmelerine, daha uzun yaşamalarına
yardım etmeyi amaçlayan stratejilerine uygun olması için parlak bir turuncuyu
tercih etmişlerdir (Marketing Türkiye, 2004, s.29). Turuncu renk ucuzluğu
çağrıştırmaktadır (Madden vd., 2000, s.90). Dolayısı ile yüksek kalitedeki
ürünlerin logosunda, etiketlerinde v.b turuncu renk kullanılmamalıdır (Arslan,
2004, s. 100).
Renkler farklı kültürlerde farklı anlamlar taşır yani ülkelere göre renklere
verilen anlamlar değişmektedir, bu nedenle de renklerin anlamlarını
genelleştirmek mümkün değildir. Örneğin Çin’de beyaz; dürüstlük ve erdemi, sarı
ise güveni temsil eder; Hint kültüründe siyah, sıkıntı ve kasveti, kırmızı hırs ve
arzuyu çağrıştırır (Grossman ve Wisenblit, 1999, s.81). Batı’da yeşil umudu,
beyaz saflığı, siyah matemi, kırmızı aşkı ve devrimi, sarı ise nefreti simgeler
(Grossman ve Wisenblit, 1999, s.80 ). Mavi, zenginlik ve güven; gri, kuvvet,
ayrıcalık ve başarı; turuncu, ucuzluk; mor, asil ve ağırbaşlı; sarı, neşeli; siyah,
kuvvetli ve hükmeden anlamına gelmektedir (Madden vd., 2000, s.90).
Sonuç
İnsan yaşamında önemli bir yere sahip olan iletişimin bir biçimi olan
görsel iletişim, pazarlamada da tüketici davranışları açısından bakıldığında önem
taşımaktadır. Görsel iletişimin en önemli araçlarından biri de aynı zamanda bir
tasarım öğesi olan renktir.
Renklerin fizyolojik ve psikolojik etkileri olduğu bir gerçektir. Çeşitli
zamanlarda ve farklı araştırmacılar tarafından yapılan araştırmalar renklerin
tüketici davranışlarında belirleyici olduğunu ortaya koymaktadır. Renkler
öncelikle görsel olarak dikkat çekiciliği sağlayarak tüketicinin ürüne yönelmesini
sağlarken, alışveriş yapılan ortamların renkleri de tüketici davranışlarına
yansımaktadır. Özellikle kurum kimliği, mağaza dekorasyonu ve ürün
ambalajlarında bu yansıma daha net bir biçimde görülmektedir.
Ürün grubuna ve hedef kitleye yönelik olarak seçilen renklerin doğruluğu
ya da yanlışlığı, tüketicin satın alma eylemine olumlu ya da olumsuz olarak nasıl
yansıdığı ve bu yönüyle renklerin pazarlama iletişimine etkisini ortaya koymak
üzere bundan sonra yapılacak çalışmayı saha çalışması ile desteklemek ve
zenginleştirmek daha iyi sonuçlar almak için gereklidir.
3 Kasım 2016 Perşembe
1 Kasım 2016 Salı
DUYGULARIMIZ
Duygularımızın Kimyası
(İnovatif Kimya Dergisi 26 Mart 2015 Dergiden Makaleler)
Sosyobiyologlara göre duygularımız tehlike, acı bir kayıp, zorluklara karşın bir hedefe doğru ilerleme, eşine bağlanma ve bir aile
kurma gibi yalnızca akla bırakılamayacak durum ve görevlerde yol göstericidir. Amerikalı psikolog Dr. Daniel Goleman;
duyguyu bir his ve bu hisse özgü belirli düşünceler, psikolojik ve biyolojik haller ve bir dizi hareket eğilimi olarak tanımlıyor.
Peki ya duygularımız olmasaydı yaşam nasıl olurdu? Bizim hayatımızı farklılaştıran, yaşamımızı, daha da anlamlı kılan sihirli
iksirdir duygular. Mantık, hayatımızın kurşun temellerini atarken duygular ruhumuzu oluşturur. Duygularımız sayesinde diğer
canlılardan ayrılırız. Yüz ifadelerimiz duygularımızın evrensel dilidir. California Üniversitesi’nden Paul Ekman; araştırmalarıyla
yüz ifadelerinin kültürel kökenli olmadığını, aksine tüm yüz ifadelerinin ve mimiklerin evrensel olduğunu ortaya çıkarmıştır.[1]
Duygularımızı oluşturan organ beyindir. Beynimizin milyarlarca hücresinden boşalan sinirsel salgı maddeleri, vücudumuza
kimyasal emirler yağdırır.
Beynimizi biraz yakından inceleyecek olursak en basit şekilde 3 kattan oluşur. En alt katta refleksler ve içgüdüsel davranışların
merkezi olan “sürüngen beyni(reptilen beyin)”, en üst katta en gelişmiş olan ve aklın merkezi sayılan “yeni memeli beyni(neokorteks)”
vardır. Orta katta ise “limbik beyin” denilen küçük bir merkez bulunur. Bu kat, hipotalamus bölgesinden ve küçük
sinirsel çekirdeklerden oluşur. Limbik beyin, duyguların merkezidir. Ayrıca limbik beyinde motivasyon, açlık, susuzluk,
saldırganlık, cinsellik merkezleri bulunur ve beynin tüm hücrelerini ilgilendirir. Hayvan deneyleri, bu bölgenin önemini
açıklamıştır. Şöyle ki; Hess; bir kedinin hipotalamusundaki belli bölgelerin elektrikle uyarılınca, hayvanın ya saldırıyla ya da
kaçışla tepkide bulunduğunu ilk kez ortaya çıkarmıştır[2]. Başka bir örnek olarak: Cambridge Üniversitesi’nden Barry Averitt;
erkek farenin hipotalamusuna betaendorfin enjekte etmiş ve dişi fare ile cinsel ilişkisini arttırmış; ancak ilişki kurduğu farenin
dışındaki farelere ilgi duymadığını saptamıştır.
Duyguların bir diğer özelliği de bilgi depolamada aldığı önemli roldür. Mesela yüksek şiddetli bir deprem meydana geldiğinde
ve siz orada bulunduğunuzda bunun nerede, nasıl, ne şekilde olduğunu unutmazsınız; çünkü o sırada yaşadığınız duygu
yoğunluğu sebebiyle algılarınız daha etkili bir şekilde kaydedilmiştir.
Duygular, aynı zamanda bir şeyler yaratmamızda ve başarı elde etmemizde de etkilidir. Örneğin bir işi, istekle ve merakla
yapıyorsak bu beynimizin ön lobunun daha verimli çalışmasına yardımcı olur ve daha yaratıcı oluruz.
Duygularımızın kimyasal yapısını incelemek için nörotransmitter maddeleri ele almak istedim. Biliyorsunuz ki vücudumuzda
sinir hücreleri bulunur. Ve bu hücrelerden sinirsel iletim için nörotrasmitter maddeler sentezlenir. Nöronlar, yani sinir
hücrelerimiz, nörotransmitter maddeler sayesinde iletişim kurarlar. Hücre yüzeyinde reseptör denilen proteinler bulunur.
Nörotransmitter maddeler, reseptörlere yapışırlar(Sekil[4]). Böylece hücrede reaksiyonlar başlar ve bu da bir davranışa neden olur.
Bir ismi hatırlamak, bir cümleyi ezberlemek, bir bedensel hareket yapmak, bir duyguyu yaşamak ve daha binlerce ruhsal ve
bedensel işlev, beyin içindeki ve dışındaki bölgelere bu kimyasal maddeler aracılığıyla iletilir.
Şekil [1]: Nörotrasmitter madde iletiminin temsili gösterilişi
Vücudumuzda doğal yolla üretilen nörotrasmitter maddeleri yakından tanıyalım:
Endorfin
Eğer endorfin hipotalamusa erişirse, haz ve mutluluk hissi ortaya çıkar. Çok fazla endorfin salgısı, öfkeye neden olur. Uyarıya
verdiğiniz tepki, beynin salgıladığı endorfine bağlıdır.
Dopamin
Sempatik sinir sistemindeki etkileri dolayısıyla ilaç olarak, kalp atışlarını hızlandırmak ve kan basıncını yükseltmek için
kullanılır.
Yapılan araştırmalarda dikkatini toplayamayan, kafa yoran şeylerden sıkılan, aceleci, sabırsız, çok konuşan, unutkan, dağınık,
sıklıkla eşya kaybeden, kıpır kıpır, yerinde duramayan insanlarda; beynin ön bölgesinde dopamin az salgılanmaktadır. Nitekim
beyinde dopamin miktarını arttıran ilaçlarla bu kişilerde belirgin düzelme görülmektedir. Dopaminin, öğrenmenin dikkatle ilgili
sürecindeki rolü ve kısa bellek için değeri, yeni araştırmalara kaynak olmuştur. Eksikliği parkinson, fazlalığı ise tourettes
sendromunu oluşturur.
Noradrenalin
Duygusal yaşamı etkiler. Beyinde ruhsal durum, öğrenme reaksiyonları ve ödül sinyal sistemlerinin temelindeki
mekanizmalardan sorumludur. Azlığı halinde depresyona neden olur. Kan damarlarının kasılmasını ve kan basıncının
yükselmesini sağlayan hormondur. Dopaminden sentezlenir.
Stres Hormonu (CRF)
Stres hormonu (CRF ), beyinde öğrenme mekanizmasını etkilemektedir. Az miktarda stres hormonu; zihni açar, dikkati arttırır,
öğrenmeyi hızlandırır. Aşırı salgılanması durumunda bedende gerçekle ilgili olmayan aşırı tepkili ve telaşlı bir hal meydana
getirir.
Serotonin
Serotonin; uykuyu, seksüel enerjiyi, ruh halini, aşırı, ani istekleri ve iştahı düzenler. Düşük serotonin miktarı; sinirli, huzursuz ve
depresif ruh hallerine yol açabilir. Vücuttaki serotonin miktarını arttırmanın yollarından birisi, şeker ve karbonhidrat açısından
zengin yiyecekler yemektir. Fakat bu şekilde beyin kimyamızı değiştirme çabamız ne yazık ki kısa ömürlü olacaktır. Çünkü
kendimizi iyi hissetmeye devam edebilmek için durmadan ve daha fazla yememiz gerekir. Eğer vücudunuzda serotonin, yeterli
seviyede ise ani ve aşırı isteklerin kontrolünü sağlayarak yemeden önce düşünebilmenize de yardımcı olacaktır.
Açlık, yorgunluk, stres, yemek, ışık ve ilaçlar gibi faktörlerin tamamı insan vücudundaki serotonin düzeyini etkilemektedir. Stres
ve düşük kan şekeri serotonin düzeyini düşürürken; oksijen, kusma, içinde aminler bulunan gıdalar (örneğin peynir, çikolata,
portakal, mandalina, domates ) ve içinde triptofan isminde bir çeşit amino asit bulunan gıdalar (örneğin süt, hindi eti ) serotonin
düzeyini yükseltmektedir.
Bunun dışında insan vücudundaki serotonin düzeyini, çeşitli hormonlar da etkilemektedir. Örneğin kadın vücudundaki
östrojenin (kadınlık hormonu) artması, serotonin düzeyinde de bir artışa neden olmaktadır. Ayrıca serotonin dopaminerjik
nöronlardaki reseptörlerine bağlanarak dopamin salgılanmasını azaltmaktadır. Serotoninin depresyon oluşumu üzerinde etkisi
vardır. Depresyon ve anksiyete tedavilerinde seretoninin tekrar kullanılması sağlanır.
Asetilkolin
Asetilkolin, hafıza ile ilgili diğer beyin kimyasalıdır. Çocuklardaki öğrenme güçlüklerinde zihinsel işlevi arttırmak için beyin,
asetilkolin miktarını arttıran ilaçlar araştırmaları ciddi ilgi alanları oluşturmuştur.
Prolaktin
Kadınlarda lohusalık döneminde süt gelmesini sağlar. Ayrıca annelik güdüsünün temelini oluşturur.
Duygularımızı etkileyen bu biyokimyasalların yanında kalıtımın, beslenmenin, iklim ve stres gibi çevresel faktörlerinde etkisi
bulunmaktadır.
Kendinize “ben şu an nasıl hissediyorum?” diye sorarak duygularınızı ölçebilir ve bu şekilde hayatınızı yönlendirebilirsiniz.
Dopamin, noradrenalin, serotoninizin yüksek, stres hormonunuzun düşük ve endorfininizin hipotalamusunuza eriştiği bir ay
olması dileklerimle…
Kaynaklar
1. [1] http://tr.wikipedia.org/wiki/Paul_Ekman
2. [2] Fromm, 1984, s.159
3. [3]Cem Kubilay,Duygulu olmak ile duygusal olmak arasındaki büyük fark,19 Eylül 2012
4. [4] http://neurosciencemyths.com/serotonin.htm(Son Erişim Tarihi:15.01.2014)
Yazar : Gökben KÖPRÜCÜ
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)